behance Nickli Üyeden Alıntı
Ben de buna inanıyorum, geçmişe göre insanların testesteron seviyeleri azaldı ve doğal olarak kellik oranı da arttı.
Konunun genlerle de doğrudan bağlantısı olduğunu düşünmüyorum, nedenlerden sadece birisi olduğunu düşünüyorum.
Çünkü DHT hormonu vücutta tüm kılları beslerken, sadece kafanın üstündeki kılları döküyor. Böyle bir kodlanması da olduğunu düşünmüyorum.
DHT'nin fazla salgılanması aslında bir dizi olay sonucunda gerçekleşiyor, ve saç dökülmesinin tek adımı da değil.
DHT engellemesinin saç dökülmesini durdurması da, bir parçayı çektiğimiz için tüm olay dizisinin aksaması olarak görüyorum.
DHT engellemesi sonucunda o kadar olay aksıyor ki, saç dökülmesinin durması, sadece bir yan etki olarak kalıyor.
Hala nasıl işlediğini bilmiyorum, kimse de bilmiyor, bir çok teori var fakat kafa derisi üzerinde az baskı, dokunulma, vücudun sağlıksız beslenmesi, hareket etmeme, insülin direncinin bozulması, kötü diyet gibi onlarca sebep sonunda vücutta iltihabın oluşması ve kanın ve oksijenin en az ulaşabildiği [Hem yerçekimi sayesinde ulaşamıyor, hem de kafa derisinde hiç kas yok] kafa derisinde birikmesi sonucunda oluşan iltihabın fibroz oluşturması, vücudun her yerinde oluşan kalsiyum birikmesinin, kireç [kalsifikasyon] oluşturması gibi bir çok etken sonucunda vücut o bölgeye DHT gönderiyor olabilir, DHT'nin aslında iltihap karşıtı bir özelliğini de okumuştum. Aslında faydalı bir hormon, bizim hatamız yüzünden kötü olayları tetikliyor olabilir, fakat hormon o kadar etkili ki, o hormonu yok etmek pek makul görünmüyor.
Fakat bölgede inflamasyon, kalsifikasyon ve kan dolaşımının azlığı, bir dizi olayı tetikleyip, salgılanan hormonların kafa derisinden kan ve oksijen ile beslenemeyip atılamamasını, orada birikmesini sağlıyor olabilir. Doğal olarak bir süre sonra saç kökleri deri altında uyumaya başlıyorlar, derinin kalınlığı değişiyor. Başka bir sağlıklı bölgede yaşayan saç kıllarını ön kısma ektiğimizde de saçlar deriye sağlıklı oldukları mesajını gönderip ölü kılları dahi harekete geçirebiliyorlar.
Bu yüzden masaj, dermaroller, beslenme, botox, mixoil uygulanması gibi her tedavinin ana soruna yönelik, yavaş fakat sonuç verebilecek tedaviler olduğunu fin, dut gibi bir çok ilacın da topikal veya genel olarak DHT'yi baskılamaya yönelik olduğunu, kısa vadede mükemmel sonuçlar vereceğini, fakat vücudun adapte olmaya çalışması sonucu, ya sistemin tıkacağını, tıkanmaması durumunda ilacın bırakılması sonucu vücudun ilaca adapte olması yüzünden daha da agresif olacağını düşünüyorum. Sadece bir teori.