Merhaba.

Uzun süredir ele almayı düşündüğüm bir konuyu açmış bulunuyorum. Saç dökülmesini 3-5 senede anlamış biri olarak bu konuyu yeni arkadaşların kulağına küpe olsun diye görsellerle destekleyerek bir şeyler anlatmaya çalışacağım.

Saçlarımızı barındıran saçlı deri (scalp) içerisinde neler oluyor? Burada bir şeyler yolunda gitmiyor ki scalp kıl köklerini beslemiyor yada besleyemiyor ve bir şekilde saçlarımız dökülüyor. Uyguladığımız tedavilerde daha isabetli kararlar alabilmemiz için biraz konuya hakim olmamız gerekiyor.

Özet olarak saç dökülmesi; Saçlı derinin saç köklerini besleyememesi durumudur.

Saçlı derinin saç kökünü beslemesine engel olan şeyler nelerdir?

1-Damar kireçlenmesi
2-Saçlı deri altında ki inflamasyon (iltihap)
3-Saçlı derinin altında kas bulunmayan kısımda (üst bölge) kan dolaşımının az olması veya hiç olmaması
4-Saçlı derinin vücudun alternatif atık yolu olması
5-Gıdaların azlığı ve çokluğu

Bunlarla mücadele etmeden uygulayacağınız tedavilerden verim alamazsınız, hatta bunlarla bunlarla mücadele etmek bile saç kaybını durdurmaya yetebilir.

1-Damar kireçlenmesi

Damar kireçlenmesinde obezite, kolesterol, tansiyon, stres, diyabet, sigara içmek ve dengesiz beslenmek risk faktörü olarak görülmektedir. Aşağıda ki görselde belirtildiği şekilde saçlı deriyi saran damarlar, kireçlenme sonucunda kan sirkülasyonu sağlamakta güçlük çeker ve saç köklerimizi besleyemez.

Ne yapmalıyız?

Yukarıda belirtilen risk faktörlerinden uzak durmalıyız ve saçlı deride kronik hale gelmiş kireçlenmeyi dağıtmak için saçlı deriye masaj yapmalıyız (forum arama kısmından masaj ile ilgili gerekli araştırmayı yapınız). Yeşilçay ve ısırgan başta olmak üzere düzenli ve seviyeli bitki çayı tüketimi gerekli bir unsudur.



Ek olarak; Vaktiyle sadece kireçlenme problemi çözülerek saç kazanımız olduğu görüşmüştür.

2-Saçlı deri altında ki inflamasyon (iltihap)

İltihap kaynakları abur cuburlar (bisküvi, kek, çikolata ve market raflarında yığınlarla bize sunulan hazır gıdalar), hazır içecekler (hazır meyve suyu, kola, hazır dondurma vs.), ay çiçeği, mısır yağı, margarin gibi yağlardır. Yani bu konuda yapacağımız şey temiz ve kaliteli beslenmektir. İltihap saçlarımızın baş düşmanlarından biridir, vücutta belli bir miktarda bulunması gereken bu meret, fazla olması durumunda -yağların alt karın ve bel bölgesine yığıldığı gibi- saçlı deriye yığılır. Bu yığılma sonucunda öncelikle sivilce problemleri başlar ve zamanla saçlı deri altında kronik hale gelirler.

Ne yapmalıyız?

İltihapla mücadeleyi boğazda vereceksiniz. Buradan iltihap kaynağı ve düşmanı besinleri özet olarak görebilir ve bu konuda gerekli araştırmayı forum içinde yapabilirsiniz. Yeşilçay ve ısırgan başta olmak üzere düzenli ve seviyeli bitki çayı tüketimi gerekli bir unsudur.

Ayrıca saçlı deriye yapılacak masaj, saçlı deri altına yerleşmiş olan iltihabı dağıtmak için etkilidir. MASAJ ÖNEMLİ.



3-Saçlı derinin altında kas bulunmayan kısımda (üst bölge) kan dolaşımının az olması veya hiç olmaması

Dökülmenin en zirvede olduğu ve en kolay saç kaybının yaşandığı bölgeler, altında kas bulunmayan ve kan sirkülasyonunun diğer kısımlara göre daha zor olduğu yerlerdir. Yukarıda belirtilen hususlarda eklendiğinde neredeyse üst bölgede kan dolaşımı hiç olmaz. Bunu anlamak için tırnağınızın ucuyla saç dökülmesinin olmadığı bir yeri ve dökülmenin zirve yaptığı tepe bölgeleri tırnağınızla yada sivri bir şeyle eşeleyip anlayabilirsiniz. Kan dolaşımının olmadığı yerlerde hissizlik olacaktır.

Ne yapmalıyız?

Bu hususta yıkardakilerden farklı şeyler söylemeyeceğim. Kan sulandırmak adına bitki çayı tüketimi ve sirkülasyonu desteklemek adına masaj konusu üzerinde durulmalı. Hareketsizlik durumu varsa yürüyüş vs. yapılıp vücuttaki dolaşım vasıtasıyla saç deri içerisindeki dolaşım da tetiklenmelidir.



4-Saçlı derinin vücudun alternatif atık yolu olması

Vücudun atık yolları (bağırsak florası, böbrek ve karaciğer) işlevini yerine getiremediğinde vücut alternatif atık yolu olarak saçlı deriyi de kullanır. Bildiğiniz saç derisinden terleme yolu ile toksik maddeleri dışarı atar, bu ileri boyutlara ulaştığında karşımıza seboreik dermatit ve foliküllit olarak çıkar.

Ne yapmalıyız?

İlk 2 madde de belirtilen hususlara dikkat edilmeli. Bu konunun beslenme ile çok bağlantısı var. Vücudumuza böbreğin, karaciğerin temizleyemeyeceği ve bağırsak florasının baş edemeyeceği saçma sapan gıdaları yüklemeyeceğiz. İşlenmiş gıdalar ve ihtiyacımızdan fazla olan besinlerde uzak durmalıyız. Ne kadar atılması gereken toksik besin o kadar sağlıksız saç derisi demektir. Düzenli yürüyüş, hareket, bitki çayı tüketimi ve temiz beslenme ile metabolizmayı çalışıyoruz ve vücut atıklardan normal yollarla kurtulup saçlı deriden terleme ve yağlanma yoluyla atık çıkarma çalışmıyor. Saçlı deri böylelikle rahatlıyor.

5-Gıdaların azlığı ve çokluğu

Bu konu da yukarıdakileri de kapsayacak şekilde saç sağlığımızın beslenmeyle olan bağlantısını ele alacağız.

Örneğin yumurta saç sağlığımız için gereklidir ama fazlası DHT'yi ve inflamasyonu körükler. Proteinler saç sağlığı için gerekliyken fazlası saç sağlığımızı dolaylı yoldan etkileyebilir. Sağlığın her alanında olduğu gibi burada da denge karşımıza çıkıyor. Bir gıda'nın eksik ve fazla tüketilmesi zararlıdır. Mesela D vitamini eksik olursa vücutta hiç bir şey yolunda gitmez ve saçınızda dökülür, fazla alınırsa bu sefer hormon dengesini bozar ve yine saçımızı döker. Yumurtayı fazla tüketenlerde saç dökülmesi arttığı görülmüşken çoğu kez günde 1 tane tüketmenin saç sağlığına iyi geleceği söylenmiştir. Yumurta burada örnektir. Günde 1 tane beyaz ekmek tüketirseniz inflamasyon üretir ve saçınızın sağlığını etkiler ama günde 3-4 dilim tam tahıllı ekmek tüketirseniz bu da olumlu etkiler. Hiç tüketmezseniz o da farklı şekilde döker. Yine küçük bir ayrıntı, çok asidik beslenmek saç dökülmesine sebep oluyorken fazla alkali ortamda mantarlara sebep oluyor.

Bunların teknik ayrıntıları çok derin olmakla birlikte beslenmede denge esastır. Bal en güzel şeydir ama 3. kaşığı daldırdığınızda zehire dönüşür. Bunun gibi. Bir protein, mineral, vitamin vs. eksik olduğunda sorun olacağı gibi fazla olduğunda da bu bir sorundur.

Özet olarak: Temiz ve dengeli besleniyoruz, hareketi artırıyoruz, bitki çayı tüketiyoruz, saçlı deriye masaj yapıyoruz, stresten kaçınıyoruz be sağlıklı kan sirkülasyonuyla saçlı deriye, saç köklerini besleyebilmesi için zemin hazırlıyoruz. Böylelikle uygulayacağımız losyon tedavilerinden tam verim alıyoruz. Losyon tedavisi uygulamıyorsak bile bu hususlarla saç köklerini canlı tutuyoruz ve ileride çıkabilecek herhangi bir tedaviye zemini hazır tutuyoruz.

Konuyu tartışmaya açık tutuyorum, eksiğim fazlam olabilir, forumda bu işin üstadı olan abilerimizin ekleyip çıkaracağı şeyler olabilir, konu altında merak edilen şeyleri konuşabiliriz.