Sayfa 1/2 12 SonSon
18 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: Saç dökülmesi ve Şeker Hastalığı (İnsülin direnci İlişkisi)

  1. #1

    Saç dökülmesi ve Şeker Hastalığı (İnsülin direnci İlişkisi)

    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.

Resmin ismi:  image.jpg
Görüntüleme: 166
Büyüklüğü:  9.3 KB (Kilobyte)
ID:	608

    Hayatının herhangi bir döneminde saç dökülmesi ile ilgili sorun yaşamamış tek bir erkek ya da kadın yoktur diyebiliriz. Sebepleri hakkında binlerce açıklama var ve kişiden kişiyede değişen bir olgu. Bu sebepler irdelendiğinde, her geçen gün bulmacanın bir başka bir parçası ortaya çıkıyor. Ya da daha da karmaşıklaşıyor mu demeliydik ?

    Beslenme, sağlıkla ilgili her konu ve durumla ilgili. Saç dökükesinde vitamin, mineral ve proteinler çk önemli etkenler ama beslenmenin farklı etkileride söz konusu. Şeker hastalığı ne kadar iyi beslendiğinizle pek ilgili değildir. Tam tersine dengeli ve doğal beslenme şeker hastalığından korunma ve tedavide çok önemli. Ancak hızlı yaşam koşulları ve endüstrileşme gıdalarda rafine şeker, sos ve katkı maddelerini hayatımızda ve beslenmemizde çoktan normalleştirdi. Bu gün marketten aldığımız en masum gıda ekmekte bile katkı maddeleri bulunmakta.

    Tüm bu etkenler endokrin sistemimizi allak bullak etmekte ve bizi yavaş yavaş şeker hastalığının pençesine itmekte. Şeker hastalığı hiç bir zaman olmadığı kadar yüksek oranlarda ve sanılanın aksine çok kötü bir seviyeye gelmedikçe kolaylıkla anlaşılamıyor.

    Son zamanlarda yapılan bir araştırma çarpıcı bir ilişkiyi ortaya çıkardı. 35 yaş altı 154 erkek ile yapılan bir araştırma da bu kişilerin kullandıkları ilaçlar, tansiyon, kan şeker düzeyleri, kolesterol gibi verileri incelendi ve insülin direnci olan kişilerde şaç dökülmesi sorunu, normal kişilere göre tam 5 kat daha fazla rastlandı.

    Şeker hastalığı ile bu ilişkinin saç dökülme mekanizmasındaki işleyişi henüz net olarak ortaya konulamadı ancak saç dökülmesinde, yumurta mı tavuktan yoksa tavuk mu yumurtadan çıkar sorusunun bir öneminin olmadığını biliyoruz. Netice olarak saç dökülmesi sebeplerinin içinde ya da dışında ama mekanizma da bir rol oynuyor. Muhtemelen bu sorunun çözümü diğer sebeplerde düzelme yaratabilir. Doğal ve katkısız beslenme, rafine şeker ile beyaz ekmekten kaçınmak yapacağımız ilk hamleler olabilir. Herkese sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.
    Karma Peptid, AdvanCell, Setipiprant, Saf kafein, RU58841 dönüşümlü olarak kullanıyorum minoxidil haftada 1-2 olacak şekilde kullanırım bazen haftayıda atlarım. Bu tedaviden önce Miracle vardı ve gerektiğinde etki tazelemek için tedaviye ekleyeceğim Ana amacım en hafif doğal ve yan etkisiz tedavileri deneyip aktarmak. Deneyimlerime göre en sorunsuz ve sağlıklı tedaviler sırasıyla Peptid, Setipiprant Cellagance Saf Kafein ve RU58841


    Mesajlara elimden geldiğince dönmeye çalışıyorum .

  2. #2
    Bu konu kesinlikle atlanmaması gerekn bir konu. Ben okuduğum bir yazıda hatrımda kalan şöyle idi. Çocuk yaştan itibaren hep spor yapan ve düzgün beslenenler ki sporvular, reseptörlere en başından beri izin vermilmiyor bu şekilde. Ama bi kere başladı mı reseptörler tutmaya gerisi geliyor diye...

  3. #3
    Alıntı akrepkral06 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Bu konu kesinlikle atlanmaması gerekn bir konu. Ben okuduğum bir yazıda hatrımda kalan şöyle idi. Çocuk yaştan itibaren hep spor yapan ve düzgün beslenenler ki sporvular, reseptörlere en başından beri izin vermilmiyor bu şekilde. Ama bi kere başladı mı reseptörler tutmaya gerisi geliyor diye...
    Evet hücre zarları sağlam kalıyor sporla, bir çok hücre zarı düşmanından korunuyor vücut buna insülin sorunlarıda dahil. Şimdi önemli olan şey bunun ne kadar geri döndürülebilir durum olup olmadığı...
    Karma Peptid, AdvanCell, Setipiprant, Saf kafein, RU58841 dönüşümlü olarak kullanıyorum minoxidil haftada 1-2 olacak şekilde kullanırım bazen haftayıda atlarım. Bu tedaviden önce Miracle vardı ve gerektiğinde etki tazelemek için tedaviye ekleyeceğim Ana amacım en hafif doğal ve yan etkisiz tedavileri deneyip aktarmak. Deneyimlerime göre en sorunsuz ve sağlıklı tedaviler sırasıyla Peptid, Setipiprant Cellagance Saf Kafein ve RU58841


    Mesajlara elimden geldiğince dönmeye çalışıyorum .

  4. #4
    SaçımınDoktoru Üyesi forumcu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    04.08.2014
    Mesajlar
    334
    Kandaki insülin seviyesinin 5 ve üzeri olması risk gurubuna girer. Bunun üzeri insülinin işe yaramadığını pankreasın da daha fazla insülin ürettiğini gösterir. En nihayetinde pes eder ve diyabet açığa çıkar. Burada aynı şekerli gıdaları aynı miktarda tüketip neden sadece bazı insanlarda diyabet gelişiyor onu irdelemek lazım ki Miracle beyin de bahsettiği gibi reseptörler duyarsızlaşıp kan şekerini dengeleyemiyor. Bunun öncülleri benim araştırmalarıma göre şu şekilde. Şeker veya şekere dönüşen karbonhidrat sağlıksız bağırsak florasında yeterince sindirilemiyor ve öylece kana geçiyor. Malum yeterince sindirilemeyen tüm besinler de vücut tarafından emilemiyor ya da kullanılamıyor. Haliyle tüm patojenler bu sindirilmemiş şekerle afiyette yaşıyorlar. Gelişen, büyüyen bu patojen ve bakteriler zamanla bağırsak duvarını da delip kanla vücuda dağılıyor. Candida mantarı örnek olabilir. Bir çok yerde enflamasyona sebep oluyor. Saç derimiz bundan nasibini alan bölgelerden birisi. Mantar tedavisinde kullanılan konazol ve türevlerinin neden işe yaradığı da bu şekilde açığa çıkıyor. Bunun yanı sıra insülin direnci ve buna bağlı gelişen sorunların öğrendiğim bir etkisi de her ne kadar vitamin mineral değerlerimiz düzgün çıksa da aslında etkin olarak kullanılamamaları. Şimdi asıl insülin direnci ve akabinde gelişen bağırsak hastalıkları nasıl bir silsile yaratıyor ona bakalım. Yine insülin direnci ve bozulan bağırsak florası ile beslenen patojenler ve bunların yanı sıra sindirilmemiş protein gibi besinler kana geçtiği zaman bağışıklık sistemi bunları düşman olarak görüp saldırıya geçiyor. Yalnız saldırı maalesef doku ve organlara taşındıktan sonra vuku bulduğu için hasarı sadece zararlılara karşı değil kendi dokularımıza da verilmiş oluyor. Otoimmün hastalıkların çıkış noktası da bu şekilde. Alopecia Areta sanırım çok sık duyduğumuz bir otoimmün hastalık. Kendi kendine saldıran bir vücut. Saç çok kompleks bir organ ve ben vücudun bir organından vazgeçmesini şu an ki tıbbi açıklamalara bakarak sadece otoimmün bir süreç olduğu şeklinde açıklayabiliyorum.

    Bu üzerinde uzun uzun düşündüğüm bir konuydu ve bu yaz tüm testlerimi yaptırdım. İnsülin ve diğer tüm patojenler ile ilgili herhangi bir sorunum çıkmadı. Çıkmasını da beklemiyordum çünkü yapılan testlerin duyarlılığı çok düşük. Varlığının ya da yokluğunu tek kanıtı beslenme programında yapılan eliminasyon ile bünyeye tesirini izlemek. Zahmetli ama tek yok şimdilik.

    Miracle Bey sizden ricam bu konulara daha fazla zaman ayırıp pek kurcalanmamış bakir konuları daha fazla gündemde tutmamız. Türk forumları açısından fark yaratma gayeniz ile ilk defa ben de bir foruma katılım gösteriyorum. Eksik ve yanlış bilgilerim olabilir kısa zamandır haşır neşirim bu konulara lütfen uyarınız yanlış bilgilendirme yapmayalım.

    Son olarak Hipokrat'ın sözüyle konunun ehemmiyetine dayanak oluşturmak istersek.

    BÜTÜN HASTALIKLAR BAĞIRSAKTA BAŞLAR

  5. #5
    Alıntı forumcu Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Kandaki insülin seviyesinin 5 ve üzeri olması risk gurubuna girer. Bunun üzeri insülinin işe yaramadığını pankreasın da daha fazla insülin ürettiğini gösterir. En nihayetinde pes eder ve diyabet açığa çıkar. Burada aynı şekerli gıdaları aynı miktarda tüketip neden sadece bazı insanlarda diyabet gelişiyor onu irdelemek lazım ki Miracle beyin de bahsettiği gibi reseptörler duyarsızlaşıp kan şekerini dengeleyemiyor. Bunun öncülleri benim araştırmalarıma göre şu şekilde. Şeker veya şekere dönüşen karbonhidrat sağlıksız bağırsak florasında yeterince sindirilemiyor ve öylece kana geçiyor. Malum yeterince sindirilemeyen tüm besinler de vücut tarafından emilemiyor ya da kullanılamıyor. Haliyle tüm patojenler bu sindirilmemiş şekerle afiyette yaşıyorlar. Gelişen, büyüyen bu patojen ve bakteriler zamanla bağırsak duvarını da delip kanla vücuda dağılıyor. Candida mantarı örnek olabilir. Bir çok yerde enflamasyona sebep oluyor. Saç derimiz bundan nasibini alan bölgelerden birisi. Mantar tedavisinde kullanılan konazol ve türevlerinin neden işe yaradığı da bu şekilde açığa çıkıyor. Bunun yanı sıra insülin direnci ve buna bağlı gelişen sorunların öğrendiğim bir etkisi de her ne kadar vitamin mineral değerlerimiz düzgün çıksa da aslında etkin olarak kullanılamamaları. Şimdi asıl insülin direnci ve akabinde gelişen bağırsak hastalıkları nasıl bir silsile yaratıyor ona bakalım. Yine insülin direnci ve bozulan bağırsak florası ile beslenen patojenler ve bunların yanı sıra sindirilmemiş protein gibi besinler kana geçtiği zaman bağışıklık sistemi bunları düşman olarak görüp saldırıya geçiyor. Yalnız saldırı maalesef doku ve organlara taşındıktan sonra vuku bulduğu için hasarı sadece zararlılara karşı değil kendi dokularımıza da verilmiş oluyor. Otoimmün hastalıkların çıkış noktası da bu şekilde. Alopecia Areta sanırım çok sık duyduğumuz bir otoimmün hastalık. Kendi kendine saldıran bir vücut. Saç çok kompleks bir organ ve ben vücudun bir organından vazgeçmesini şu an ki tıbbi açıklamalara bakarak sadece otoimmün bir süreç olduğu şeklinde açıklayabiliyorum.

    Bu üzerinde uzun uzun düşündüğüm bir konuydu ve bu yaz tüm testlerimi yaptırdım. İnsülin ve diğer tüm patojenler ile ilgili herhangi bir sorunum çıkmadı. Çıkmasını da beklemiyordum çünkü yapılan testlerin duyarlılığı çok düşük. Varlığının ya da yokluğunu tek kanıtı beslenme programında yapılan eliminasyon ile bünyeye tesirini izlemek. Zahmetli ama tek yok şimdilik.

    Miracle Bey sizden ricam bu konulara daha fazla zaman ayırıp pek kurcalanmamış bakir konuları daha fazla gündemde tutmamız. Türk forumları açısından fark yaratma gayeniz ile ilk defa ben de bir foruma katılım gösteriyorum. Eksik ve yanlış bilgilerim olabilir kısa zamandır haşır neşirim bu konulara lütfen uyarınız yanlış bilgilendirme yapmayalım.

    Son olarak Hipokrat'ın sözüyle konunun ehemmiyetine dayanak oluşturmak istersek.

    BÜTÜN HASTALIKLAR BAĞIRSAKTA BAŞLAR
    Muhteşem bir yaklaşım ezber bozucu çok teşekkür ederim katkılarınızdan dolayı. Saç dökülmesi konusu oldukça komplex süreçlerden besleniyor biri diğerine bir başkası başka süreci başlatıyor. Otoimmun problemi olduğunu çok uzun süredir düşünüyorum ve her araştırma her açıklanan mekanizma buna götürüyor ki artık konuya hakim bir uzman bile bunu inkar etmeyecektir. Saç dökülmesi bir bağışıklık problemidir. Nitekim saç dökülmesi yaşayanlarda kalp damar ve prostat hastalıkları bazı kanser türlerinde artış artık bilimsel gerçekler. Açıkcası vücut sağlığımıza zarar vermeden saç dökülmesini durdurmak genel sağlığımız içinde çok önemli bir konu ve önlem olduğunu düşünüyorum. Bir çok yazdıklarınız sağlık bilgilerimcede doğru görünüyor ancak bağırsakta emilen gıda sindilmeden emilemez bilgilerim bu yönde yani emilmişse sindirilmiş bir besin ön maddesidir lipit aminoasit vs gibi bunu mantığınıza dayanarak mı yoksa bazı kaynaklar ışığında mı söylediniz ? Bağırsak florasının bozulması ve patojenlerin ortaya çıkması kesinlikle çok doğru tespitler ki zaten bilimsel gerçekler. Bu nedenle kimyasallardan arınmış beslenme ve bol antioxidan almak çok önemli...
    Karma Peptid, AdvanCell, Setipiprant, Saf kafein, RU58841 dönüşümlü olarak kullanıyorum minoxidil haftada 1-2 olacak şekilde kullanırım bazen haftayıda atlarım. Bu tedaviden önce Miracle vardı ve gerektiğinde etki tazelemek için tedaviye ekleyeceğim Ana amacım en hafif doğal ve yan etkisiz tedavileri deneyip aktarmak. Deneyimlerime göre en sorunsuz ve sağlıklı tedaviler sırasıyla Peptid, Setipiprant Cellagance Saf Kafein ve RU58841


    Mesajlara elimden geldiğince dönmeye çalışıyorum .

  6. #6
    Moderatör anl - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    31.07.2014
    Mesajlar
    1.020
    BÜTÜN HASTALIKLAR BAĞIRSAKTA BAŞLAR. Bu sözü görünce şu Gökçek iksirini yapan adam aklıma geldi. Adam şeker hastalığı dahil, çok onemli birkaç hastalığa ,iyi gelen bitkilerle yoğun tendürler oluşturmuş, bi daha bakiyim şu adama ben : ) Şaka bi yana kendimde şeker hastaligi baslangicinin oldugunu düşünüyorum Allah korusun da, Yola çıktığım tek belirti ise, bi yerde okumuştum, yemek falan yedikten sonra hemen tatlıya abanasım geliyor
    60 ml Elseve içine 3 gram Saf Minoxil + 6 Adet Dutas

  7. #7
    SaçımınDoktoru Üyesi forumcu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    04.08.2014
    Mesajlar
    334
    Leaky Gut Syndrome bizde sızdıran ya da geçirgen bağırsak diye isimlendiriliyor. Bağırsak duvarında çok kompleks işler dönüyor bunlara bir örnek bağırsakta sağlıklı enterositler üretilemediği zaman sindirim enzimleri de besinleri bizim için işe yarar hale getiremiyor. Sindirilmeyen besinler, kullanılamayan şeker zararlılara yuva ve besin kaynağı oluyor. Bağırsak duvarının delinmesiyle de bazı sindirilememiş proteinler kana karıştığında bağışıklık sistemi saldırıya geçiyor. Örnek olarak çölyak hastaları gluten isimli proteini sindiremiyor ve bağırsaktan sızan bu protein saldırıya uğruyor. Aslında sistem doğru olanı yapıyor ancak sıkıntı bir kaç şekilde çıkıyor ortaya. Kanla birlikte taşındığı dokularda da harabiyet veya enflamasyon oluşabiliyor ya da glutendeki gliadini tiroid dokusuyla karıştırıp tiroide saldırabiliyor. Ve sanırım bu yüzden endometazin gibi bağışıklığı baskılayan ilaçlar işe yarıyor. Tabi tek etkisinin bağışıklık baskılamak olduğundan bahsetmiyorum.

    Bağışıklık sisteminin %70 kısmı bağırsaklarda olduğunu düşünürsek. Sisteme doğru adresi ve dost-düşman ayrımını iyi yapabilecek yeteneği ancak bağırsak sağlığımızı düzelterek kazanabiliriz.

    Şimdi bunun yollarını araştırıyorum ve fikir alış verişi ile doğru bir tedavi bulmaya çalışıyorum.

    İlk saç klonlamanın 1970 yılında yapıldığı bahsediliyordu bir forumda. Yani 45 sene önce aşama göstermiş bir işi bir adım bile öteye taşıyamamış ya da taşıtılmamış bir sektör malesef güven ve ümit vadetmiyor. Bu noktada bedenimizin kendini düzeltebilme kabiliyetine güvenip sonuç almaya çalışmaktan başka çare kalmıyor.
    Konu forumcu tarafından (23.09.2014 Saat 21:25 ) değiştirilmiştir.

  8. #8
    Moderatör anl - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    31.07.2014
    Mesajlar
    1.020
    Alıntı forumcu Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Leaky Gut Syndrome bizde sızdıran ya da geçirgen bağırsak diye isimlendiriliyor. Bağırsak duvarında çok kompleks işler dönüyor bunlara bir örnek bağırsakta sağlıklı enterositler üretilemediği zaman sindirim enzimleri de besinleri bizim için işe yarar hale getiremiyor. Sindirilmeyen besinler, kullanılamayan şeker zararlılara yuva ve besin kaynağı oluyor. Bağırsak duvarının delinmesiyle de bazı sindirilememiş proteinler kana karıştığında bağışıklık sistemi saldırıya geçiyor. Örnek olarak çölyak hastaları gluten isimli proteini sindiremiyor ve bağırsaktan sızan bu protein saldırıya uğruyor. Aslında sistem doğru olanı yapıyor ancak sıkıntı bir kaç şekilde çıkıyor ortaya. Kanla birlikte taşındığı dokularda da harabiyet veya enflamasyon oluşabiliyor ya da glutendeki gliadini tiroid dokusuyla karıştırıp tiroide saldırabiliyor. Ve sanırım bu yüzden endometazin gibi bağışıklığı baskılayan ilaçlar işe yarıyor. Tabi tek etkisinin bağışıklık baskılamak olduğundan bahsetmiyorum.

    Bağışıklık sisteminin %70 kısmı bağırsaklarda olduğunu düşünürsek. Sisteme doğru adresi ve dost-düşman ayrımını iyi yapabilecek yeteneği ancak bağırsak sağlığımızı düzelterek kazanabiliriz.

    Şimdi bunun yollarını araştırıyorum ve fikir alış verişi ile doğru bir tedavi bulmaya çalışıyorum.

    İlk saç klonlamanın 1970 yılında yapıldığı bahsediliyordu bir forumda. Yani 45 sene önce aşama göstermiş bir işi bir adım bile öteye taşıyamamış ya da taşıtılmamış bir sektör malesef güven ve ümit vadetmiyor. Bu noktada bedenimizin kendini düzeltebilme kabiliyetine güvenip sonuç almaya çalışmaktan başka çare kalmıyor.
    Bircok filme konu olmuslugu bile var belki biliyorsunuzdur.Bu ümit vaad etme konusu bir gerçek ne yazik ki.. Ilac sektörü yeryuzunde uyuşturucudan sonra en büyük mafyatikligin ve en derin işlerin döndüğü sektör.. Kimse kolay çözümlenen bir genetik dökülmeyi, kattrilyonlar kazandiran ilaç piyasasina tercih etmez..Maalesef.
    60 ml Elseve içine 3 gram Saf Minoxil + 6 Adet Dutas

  9. #9
    Moderatör
    Üyelik tarihi
    29.07.2014
    Mesajlar
    952
    Alıntı forumcu Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Kandaki insülin seviyesinin 5 ve üzeri olması risk gurubuna girer. Bunun üzeri insülinin işe yaramadığını pankreasın da daha fazla insülin ürettiğini gösterir. En nihayetinde pes eder ve diyabet açığa çıkar. Burada aynı şekerli gıdaları aynı miktarda tüketip neden sadece bazı insanlarda diyabet gelişiyor onu irdelemek lazım ki Miracle beyin de bahsettiği gibi reseptörler duyarsızlaşıp kan şekerini dengeleyemiyor. Bunun öncülleri benim araştırmalarıma göre şu şekilde. Şeker veya şekere dönüşen karbonhidrat sağlıksız bağırsak florasında yeterince sindirilemiyor ve öylece kana geçiyor. Malum yeterince sindirilemeyen tüm besinler de vücut tarafından emilemiyor ya da kullanılamıyor. Haliyle tüm patojenler bu sindirilmemiş şekerle afiyette yaşıyorlar. Gelişen, büyüyen bu patojen ve bakteriler zamanla bağırsak duvarını da delip kanla vücuda dağılıyor. Candida mantarı örnek olabilir. Bir çok yerde enflamasyona sebep oluyor. Saç derimiz bundan nasibini alan bölgelerden birisi. Mantar tedavisinde kullanılan konazol ve türevlerinin neden işe yaradığı da bu şekilde açığa çıkıyor. Bunun yanı sıra insülin direnci ve buna bağlı gelişen sorunların öğrendiğim bir etkisi de her ne kadar vitamin mineral değerlerimiz düzgün çıksa da aslında etkin olarak kullanılamamaları. Şimdi asıl insülin direnci ve akabinde gelişen bağırsak hastalıkları nasıl bir silsile yaratıyor ona bakalım. Yine insülin direnci ve bozulan bağırsak florası ile beslenen patojenler ve bunların yanı sıra sindirilmemiş protein gibi besinler kana geçtiği zaman bağışıklık sistemi bunları düşman olarak görüp saldırıya geçiyor. Yalnız saldırı maalesef doku ve organlara taşındıktan sonra vuku bulduğu için hasarı sadece zararlılara karşı değil kendi dokularımıza da verilmiş oluyor. Otoimmün hastalıkların çıkış noktası da bu şekilde. Alopecia Areta sanırım çok sık duyduğumuz bir otoimmün hastalık. Kendi kendine saldıran bir vücut. Saç çok kompleks bir organ ve ben vücudun bir organından vazgeçmesini şu an ki tıbbi açıklamalara bakarak sadece otoimmün bir süreç olduğu şeklinde açıklayabiliyorum.

    Bu üzerinde uzun uzun düşündüğüm bir konuydu ve bu yaz tüm testlerimi yaptırdım. İnsülin ve diğer tüm patojenler ile ilgili herhangi bir sorunum çıkmadı. Çıkmasını da beklemiyordum çünkü yapılan testlerin duyarlılığı çok düşük. Varlığının ya da yokluğunu tek kanıtı beslenme programında yapılan eliminasyon ile bünyeye tesirini izlemek. Zahmetli ama tek yok şimdilik.

    Miracle Bey sizden ricam bu konulara daha fazla zaman ayırıp pek kurcalanmamış bakir konuları daha fazla gündemde tutmamız. Türk forumları açısından fark yaratma gayeniz ile ilk defa ben de bir foruma katılım gösteriyorum. Eksik ve yanlış bilgilerim olabilir kısa zamandır haşır neşirim bu konulara lütfen uyarınız yanlış bilgilendirme yapmayalım.

    Son olarak Hipokrat'ın sözüyle konunun ehemmiyetine dayanak oluşturmak istersek.

    BÜTÜN HASTALIKLAR BAĞIRSAKTA BAŞLAR
    mantarla ilgili 2000 yılında alınmıs bir patent vardı aga ile ilgili yıldan emin değilim dökülmeyle ilgili araştırma yapan biri bir mantar oluştugunu görmüş ve bu mantar zamanla kendini korumak için etrafına keratinden bir duvar örüyormuş diye bir yazı okumuştum fakat o zaman neden ket bi başına engel olamıyor dökülmeye diye yorum yapan da olmuştu

  10. #10
    Alıntı piranha Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    mantarla ilgili 2000 yılında alınmıs bir patent vardı aga ile ilgili yıldan emin değilim dökülmeyle ilgili araştırma yapan biri bir mantar oluştugunu görmüş ve bu mantar zamanla kendini korumak için etrafına keratinden bir duvar örüyormuş diye bir yazı okumuştum fakat o zaman neden ket bi başına engel olamıyor dökülmeye diye yorum yapan da olmuştu
    mantarları tamamen öldüremez keto zaten en güçlü fungusit değil
    Karma Peptid, AdvanCell, Setipiprant, Saf kafein, RU58841 dönüşümlü olarak kullanıyorum minoxidil haftada 1-2 olacak şekilde kullanırım bazen haftayıda atlarım. Bu tedaviden önce Miracle vardı ve gerektiğinde etki tazelemek için tedaviye ekleyeceğim Ana amacım en hafif doğal ve yan etkisiz tedavileri deneyip aktarmak. Deneyimlerime göre en sorunsuz ve sağlıklı tedaviler sırasıyla Peptid, Setipiprant Cellagance Saf Kafein ve RU58841


    Mesajlara elimden geldiğince dönmeye çalışıyorum .

Sayfa 1/2 12 SonSon

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •